Muhalif basın gerçekleri yazmaya devam ediyor

  • Yücel Özdemir
  • Lesedauer: 4 Min.

Paradise Papers'in Türkiye ayağında işin ucu Başbakan Binali Yıldırım ve Erdoğan'ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak'a kadar uzandı. Normal bir ülkede medyanın bu ilişkileri didik didik edip hesap sorması gerekiyordu.

Ama Türkiye normal bir ülke olmadığı için medya hesap sormak yerine, çocuklarının «Offshore» hesapları ve şirketlerinin varlığını kabul eden Yıldırım, bunun haberini yapan Cumhuriyet gazetesine hesap sormak için dava açtı.

Yücel Özdemir

Yücel Özdemir 1968‘de Varto’da doğdu, Köln‘de yaşıyor. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü’nde okuduğu sırada Evrensel Gazetesi‘nin önceli olan haftalık haber-yorum dergisi “Gerçek”te sorumlu yazıişleri müdürü olarak gazeteciliği başladı.

Ordu içerisinde Kürtlerin, Alevilerin ve solcuların takip edildiğine dair gizli belgeler dergide yayınlandıktan sonra hakkında “vatana ihanet” suçlamasıyla dava açıldı. Ağustos 1993‘te Almanya‘ya sığınma başvurusu yapmak zorunda kaldı. Özdemir, yayınlandığı gündem bu yana Evrensel gazetesine Almanya‘dan haberler ve köşe yazıları yazıyor. Münih Eyalet Mahkemesi‘nde devam eden NSU Davası‘nda kura çekimiyle akreditasyonu kabul edilen 50 gazeteci arasında yer alıyor ve buradaki yerini Neues Deutschland gazetesiyle paylaşıyor.

Garip bir durum. Bir taraftan yazılanların doğru olduğunu, ortada bir suçun bulunmadığını söyleyen Yıldırım, diğer taraftan «kişilik haklarının» zedelendiğini ileri sürerek gazeteden 500 bin TL'lik maddi tazminat talep etti.

Büyük bir olasılıkla dava Yıldırım ve çocuklarının lehine, Cumhuriyet'in aleyhine sonuçlanır. Böylece, Paradise Papers'le Yıldırım ailesi ve hükümetle ilgili oluşan olumsuz imaj da temize çıkarılmış olur.

Daha önce de «Malta Files»te Erdoğan ailesi ve damadı hakkındaki iddiaları yazan Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat hemen savcılık tarafından ifadeye çağrılmış, yazıya ulaşmayı da mahkeme kararıyla engellenmişti.

Her iki durumda da iddiaların doğruluğu değil, neden haberleştirildiği sorgulanıyor. Bununla elbette muhalif gazetelere mesaj veriliyor.

Görüldüğü gibi, yönetenler her durumda halkı suçsuz olduklarına inandırabiliyorlar. Tabii ki kontrol altında tuttukları devasa medya gücü sayesinde.

Bugün asıl olarak hükümetin propaganda makinesi görevini üstlenen «yandaş basın»la, hükümetten çekindiği için gerekleri yazamayan «korkak basını» okuyan ve izleyen geniş kitleler, ne yazık ki gerçekleri göremiyor, dolayısıyla da tepki gösteremiyor.

Türkiye'nin bu duruma gelmesinde «yandaş basın»ın büyük bir sorumluluğu var. Otoriter rejime karşı mücadele edenlerin en büyük sorunu seslerini geniş kesimlere duyuramamalarıdır.

Bianet'in Sınır Tanımayan Gazeteciler (ROG) ile birlikte hazırladığı ve bir süre önce yayınlanan «Medya Raporu»na göre, ülkede en çok izlenen 10 televizyon kanalından 7'si doğrudan hükümet partisiyle bağlantılı. Bağlantılı olmayan Doğan Medya'nın (CNN Türk, Kanal D, Hürriyet) artık doğrudan bağlantı içinde olmasına da gerek çok. Çünkü hükümeti eleştiren gazetecilerin işten atılması, bazı programların yayından kaldırılmasıyla bu medya grubu da artık hükümetin destekçisi. Patronlarının ticari çıkarları, doğru haberden, iyi gazetecilerden daha önemli olduğu için fazla bir direnç gösterilmedi.

Hükümet medya üzerindeki gücünü sürekli artırırken, muhalif medya organlarını, gazetecileri, yazarları ve aydınları susturmak için bütün yöntemleri kullanıyor. 15 Temmuz darbe girişinden sonra Gülen Cemaati'ne yakın televizyonların yanı sıra, Kürtlerin, Alevlerin ve işçilerin sorunlarını ele alan televizyon kanalları ve radyoların tümü kapatıldı.

Bunlar arasında yer alan Hayatın Sesi'ne bir de dava açıldı. Şimdi kapatılan televizyonun yöneticileri terör propagandasıyla yargılanıyor.

Öyle anlaşılıyor ki; hükümet bugüne kadar ayakta kalmayı başaran Evrensel, Cumhuriyet, Birgün gibi az sayıdaki gazete ve az sayıdaki internet sitesini mali ve politik olarak zor durumda bırakmanın hesabı içinde.

Bu zor koşulların aşılması için her zamankinden daha fazla politik ve maddi dayanışma ve desteğe ihtiyaç olduğu açık. Deniz Yücel'in de ifade ettiği gibi «Diktatörlüğe karşı çıkan Cumhuriyet, Evrensel ve Birgün ile dayanışmak için Türkçe bilmeye de gerek yok.»

Dahası benin de yazarı oldum Evrensel, internet sitesinden İngilizce haberler yayınlayarak, Türkiye’deki gelişmeleri doğrudan dünyaya duyuruyor. Diğer muhalif gazeteler de bu yönde önemli çaba harcıyor. Bu nedenle, Türkiye'den doğrudan haber almak için de bugün muhalif basının desteklenmesi büyük bir önem taşıyor.

«Başka Türkiye’de gerçekleri yazmaya devam eden »başka basın« bu zor dönemde Almanya’dan da dayanışma bekliyor.

#ndbleibt – Aktiv werden und Aktionspaket bestellen
Egal ob Kneipen, Cafés, Festivals oder andere Versammlungsorte – wir wollen sichtbarer werden und alle erreichen, denen unabhängiger Journalismus mit Haltung wichtig ist. Wir haben ein Aktionspaket mit Stickern, Flyern, Plakaten und Buttons zusammengestellt, mit dem du losziehen kannst um selbst für deine Zeitung aktiv zu werden und sie zu unterstützen.
Zum Aktionspaket

Linken, unabhängigen Journalismus stärken!

Mehr und mehr Menschen lesen digital und sehr gern kostenfrei. Wir stehen mit unserem freiwilligen Bezahlmodell dafür ein, dass uns auch diejenigen lesen können, deren Einkommen für ein Abonnement nicht ausreicht. Damit wir weiterhin Journalismus mit dem Anspruch machen können, marginalisierte Stimmen zu Wort kommen zu lassen, Themen zu recherchieren, die in den großen bürgerlichen Medien nicht vor- oder zu kurz kommen, und aktuelle Themen aus linker Perspektive zu beleuchten, brauchen wir eure Unterstützung.

Hilf mit bei einer solidarischen Finanzierung und unterstütze das »nd« mit einem Beitrag deiner Wahl.

Unterstützen über:
  • PayPal
Mehr aus: Die andere Türkei