nd-aktuell.de / 15.11.2018 / Politik

Die andere Türkei

Yasalar karşısında Türklerle Kürtler eşit mi?

Yücel Özdemir
Yasalara bakarsanız Türklerle Kürtler her alanda eşit haklara sahip. Bu nedenle, yıllardır eşit haklar talep eden Kürtler’e devletin yanıtı »Neyiniz eksik?« oldu. En son Mart 2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan, »Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Neyin eksik senin?« diye konuşmuştu.

Ne var ki gerçek hiç de böyle değil. Evet, Kürtlerin mevcut devlet içerisinde vatandaşlık bağıyla Türk olduklarını kabul edenler için bir sorun yok. Bu, »Bir sorunu yok sayarsanız sorun da çözülmüş olur« şeklindeki dogmatik yaklaşıma benziyor.

Bu anlayış gelinen aşamada Kürtleri yasalar karşısında da Türklerle eşit olmaktan çıkardı. Bunun en somut örneği Kürt kadın siyasetçi Leyla Güven’in yaşadıkları.

Bu yılın başından beri tutulduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevinde 6 Kasım’da süresiz açlık grevi başlatan Güven, milletvekili seçildiği halde halen cezaevinde. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eşbaşkanlığı olduğu sırada tutuklanan Güven, 24 Haziran’daki erken genel seçimlerde HDP’den Hakkari milletvekili seçilmişti. Hem de çok yüksek bir oyla. Seçilince de hakkındaki davaların durması ve serbest bırakılarak meclis çalışmalarına katılması gerekiyordu. Daha önce de pek çok Kürt siyasetçi milletvekili seçildiği için serbest bırakılmıştı.

Bu seçimlerde benzer bir uygulama Türk kökenli CHP milletvekili Enis Berberoğlu için de yapıldı. Türkiye’nin Suriye’deki İslamcı örgütlere silah satışını iddia eden belgelerin Berberoğlu tarafından Can Dündar’a verildiği ileri sürülmüştü. Bunun üzerine hakkında dava açıldı, milletvekili dokunulmazlığı kaldırıldı ve hapse atıldı. CHP’nin AKP ve MHP’ye HDP’li vekillerin dokunulmazlığını kaldırmak için verdiği destek, böylece kendi milletvekilinin de tutuklanmasına yol açmıştı.

CHP, Berberoğlu’nu 24 Haziran’da yeniden milletvekili seçtirince Yargıtay, Berberoğlu'nun 5 yıl 10 aylık hapis cezasını onaylarken, milletvekilliği sona erene kadar cezanın infazının durdurulması ve serbest bırakılmasına karar verdi. Berberoğlu 20 Eylül’de tahliye edildi. Daha basit ifade edersek, ceza alan milletvekili, seçildiği için tutuklu kalmaması gerekiyordu. Milletvekilliği bittiğinde cezasını çekebilir.

Mahkemenin Berberoğlu için verdiği bu olumlu karar, mesele Kürt kadın milletvekili Leyla Güven olunca geçerli değil. HDP ve diğer ilerici güçler haklı olarak bu ayrımcılığa son verilmesini talep ediyor. Aynı kararın cezaevindeki bütün milletvekilleri için geçerli olmasını istiyorlar.

Daha da önemlisi Güven için verilmiş kesin bir karar yok. Yargılama devam ediyor. Elleri kelepçelenerek duruşmalara çıkarılmak isteniyor. Buna tepki gösterince de mahkemeye çıkarılmıyor.

İki yılı aşkın bir süredir seçilmiş Kürt siyasetçilere yönelik izlenen politikalar, keyfi tutuklamalar ve cezalar, yasalar karşısında bile Kürtlerin eşit olmadığını yeterince gösteriyor. Bu durum Kürtler arasında yurttaşı oldukları devletten kopuşlarını hızlandırıyor.

Kürt siyasetçilere yapılan bütün bu hukuksuzlukları görmezden gelen Türk medyası, geçen hafta ilginç bir haber yayınladı. »Kürt parlamentosunda Türkçe yemin ettiler« başlığıyla verilen haberde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Parlamentosunda Türkmen vekiller Aydın Maruf ve Muna Kahveci’nin Türkçe yemin ettiği bildiriliyordu. Türkmen vekillerin anadillerinde yemin etmeleri kadar doğal bir şey yok. Yemin ettiklerinde kimse protesto etmedi. Ama 1990’lı yıllarda Kürtçe yemin etmek isteyen Leyla Zana’nın başına gelmeyen kalmamıştı. Mecliste gözaltına alınmış, yıllarca hapiste tutulmuştu. Aynı Leyla Zana, geçen dönem yeminde »Türk milleti« yerine »Türkiye milleti« dediği için milletvekilli yapılmamıştı.

Bugün seçilmiş Kürt siyasetçi Leyla Güven’in keyfi şekilde cezaevinde tutulması, yasalar karşısında bile eşitliğin olmadığını, dolayısıyla devletin Kürtlere bakışında bir değişikliğin olmadığını gösteriyor. Bu nedenle seçilmiş hapisteki milletvekiliyle uluslararası dayanışma büyük bir önem taşıyor.